İlk buluşma… 2008

2008… Yıllar sonra gerçek anlamda ve sadece bir arada olmak için toplanıyoruz. Geçmiş yıllarda da bir araya gelmişliğimiz olmuştur elbet. Ama onlar böyle bir amaca matuf değildi.

19 Mayıs pazartesi gününe geliyor. Hafta sonu ile birleşince 3 gün tatil.

Bu ilk buluşmada Sivas’a arabayla gideceğiz. Yılların acısını yol boyu sohbetleriyle çıkartacağız. Kim bilir, lafın belini kırdıktan sonra, eli kulağa atıp üç-beş Sivas türküsü de uçururuz dağlara doğru. Sesimiz çok kötüymüş ne gam. Türküler iyi ya..

Benim arabada karar kıldık. Cuma geceden çıktık yola. İş çıkışı eve uğrayıp üstümü değiştirdim. Yemek falan beklemeden küçük çantamı attım bagaja. Eşim arkamdan bağırmakla kaldı. Cevabı duydu mu bilmem. “Yolda yeriz biz!”. Heyecanlı mıyım? Hem de nasıl.

Osman’ı aldım Ümraniye’den. Osman çoktan hazırdı. Bir küçük çanta da onda. İstikamet Ataşehir. Diğer Ali’yi alacağız.

MP3 çalarıma en beğendiğim şarkıları, türküleri yüklemişim. Kolay mı, 10 saat yol gideceğiz. Ataşehir’e girerken “İsmin ne dedi söyleyiverdim – Feride” çalıyor. “Emel mi bu?” diyor Osman. Bu şarkı başka kimden dinlenir ki?

Ataşehir’deyiz. Ali “Nerde kaldınız oğlum?” diyor “o” yu uzatarak. Her tarafından samimiyet dökülüyor. Onun da elinde bir küçük spor çanta. Atıyor arkaya. Kendisi de geçiyor arka koltuğa.  Ayrı ayrı ikimizin de yüzüne bakıyor, bekliyor sessizce ve sadece “vay be!” diyor. Neler yüklü bu “vay be!”de. Hal ehline malumdur.

Sırada Mithat var. Ama o biraz uzakta. Ankara’da yani. Zorunlu haller dışında durmayı düşünmüyoruz. Nöbetleşe kullanırız arabayı. Yol mu dayanır bize?

Mithat arıyor 1 saat kadar sonra. “Sakın yemek yemeyin yolda. O işi bana bırakın”.

Gece yarısını geçerken alıyoruz Mithat’ı. Evi otobana yakın. Vakit kaybetmeden tekrar yola koyuluyoruz. Mithat yol kenarındaki bir kamyoncu lokantasında çorba ısmarlıyor bize.

Ve günün ilk ışıklarıyla Sivas’tayız. Hepimizin ebeveynleri Sivas’ta. Bu buluşmadan haberdarlar. Amacımızı biliyorlar. O yüzden hiç biri gönül koymuyor bize neden onlarla az vakit geçirdik diye. İçten içe takdir ettiklerinden de eminim. Ama yazılı olmayan bir Anadolu kanunu böyle şeyleri âşikâr ettirmez onlara.

Mahmut ve Hüsamettin bizi bekliyor. Benim arabayı mahalleye bırakıp, bu kez Hüsamettin’in arabaya doluşuyoruz. Doğru Ömür’e. İşkembe içeceğiz kahvaltı niyetine…

Ardından iki gün boyunca ne yapacağımızı planlıyoruz. Önce Sivri Dağ, sonra Kızılırmak. İlk buluşmaya en uygun ikili. Zira çocukluğumuzun vazgeçilmeziydi bu ikisi.

Peki sonra… Sonrası artık resimlerde. Bakın bakalım  ilk gün neler olmuş? Ya ikinci gün?