Yedinci Buluşma… 2014

19 Mayıs Pazartesi. Dolayısı ile otomatikman üç günümüz var.

Her zaman ki gibi 1. günü ısınma şeklinde geçireceğiz. Daha sonra esas faaliyet. 3 günü de dolu dolu kullanıyoruz bu sene.

İlk gün Çamlıbel taraflarına uzanıyoruz. Bilmediğimiz dağ yollarında kayboluyoruz. Bu ne güzel bir kayboluş.

Yol kenarlarına ilişmiş gibi ürkek ürkek çağıldayan, insanla birlikte bilumum hayvanatın da faydalandığı çeşmelerden, gözelerden su içiyoruz. Yoldan biraz sapıp bir şelalenin serinliğinde dinleniyoruz.

Dönüşte Çamlıbel’deki bir pideciye uğruyoruz öğle yemeği için. Böyle bir lezzet yok…

2. gün. Hafik-Zara hattındayız.  Bugün Mahmut da bizimle. Belli bir hedefimiz yok. Yol nereye biz oraya. Öncesinde Hafik’teki bir kahveye uğruyoruz. Bir bakkaldan aldığımız beyaz peynir ve kaşarın yanına fırından yeni çıkmış katmeri katıyoruz. Tam kıvamında demlenmiş çayları saymadan içiyoruz. Kavgada yumruk sayılmazmış. Sonra dağlara tırmanıyoruz yola uyup. Kale gibi kayaları geçiyoruz. Tablo gibi çayırları resmediyoruz. Yol bitiyor bir yerde. Ama asma da olsa köprüler var.

Dönüş yolunda Göğdin yakınlarında çıkan bir derenin kaynağına gidiyoruz. O kadar güçlü kaynıyor ki, çıktığı yerde bir gölcük oluşturmuş ardından bir dere. Atlas dergisi haber yapmıştı burayı. Onlara göre gölcüğün derinliği 25 metrenin üzerinde. Çok ama çok berrak bir su.

Sivas’a gelince esas faaliyet için alış veriş işlerini hallediyoruz. Esas faaliyet Pazar günü Kızıldağ’ın ötesindeki ormanlarda gerçekleşecek.

Erkenden çıkıyoruz yola. Zara’dan ekmek alıyoruz. Belirlediğimiz bölgeye varmamız 2 saatten fazla sürüyor. Ama asıl yer burası değil. Olsun. Önce şu kahvaltıyı halledelim.

Semaverin başında yine Osman’la ben. Kahvaltı sonrası aşağılardaki kasabaya kadar yürüyoruz. Sonra oradan aldığımız bilgiyle esas yerimize ulaşıyoruz. Harika bir gölet ve etrafını saran orman.

Aldığımız bir haberle burada da durmuyoruz. Daha yukarılarda, ormanın derinliklerinde çok daha güzel yerler varmış. Oralara çıkıyoruz. Tam bize göre. Kimsesiz. Orman, rüzgar ve kuşların sesinden başka ses yok. Şimdi bir de bizimki eklendi.

Buraya ulaşmak için epey zaman harcadık. Fazla beklemeden öğle yemeği hazırlıklarına girişiyoruz. Geleneksel yemeğimiz sac kavurma.

Yemek sonrası bir de odun semaverinde çay. Bu arada havada bulular beliriyor. Yağmur geliyor. Bu yağmura dağ başında yakalanmamak lazım. Toparlanıp dönüşe geçiyoruz.